Kliniğimize tedavi için gelen hastalarımızla yaptığımız konuşmalarda yaptığımız tedavilerin alternatif tedavi olup olmadığını merak ediyorlar ve bazı hastalarımızda bu tedavileri Alternatif Tıp Tedavileri olarak değerlendiriyor.
.
Ben ise yapmakta olduğum tedavilerin alternatif tıp olmadığını üstüne basa basa tekrar ediyorum. Tıbbın alternatifi olmaz. Ben; kronik hastalıkların tedavisi ile ilgili bir süreci yönetiyorsam yaptığım tedavilerin adını BÜTÜNCÜL TIP ya da BÜTÜNSEL TIP demeyi daha uygun buluyorum.
.
Öncelikle geleneksel klasik tıp tedavileri dışında yapılan tüm tedavileri alternatif tıp olarak görmek yanlıştır.
.
Kronik bir hastalığın tam şifaya ulaşması için birbirini tamamlayan tedavi yöntemleri kullanılabilir.
Kronik hastalıkların altında yatan kök nedenleri doğru saptayıp ona yönelik önlemler ile beraber beslenmede yapılan yanlışların düzeltilmesi ve fitoterapi, ozon terapi, proloterapi, akupunktur, kupa tedavisi gibi tamamlayıcı tıp tedavileri kullanılabilir.
Böylece yıllardır iyileşemediği için çaresiz kalan, tedavisi yok dendiği için umutsuzluğa kapılan hastaların tedavilerinde yüzgüldürücü sonuçlar almak mümkündür.
Binlerce yıldır kuşaktan kuşağa aktarılan kadim bilgileri tek kalemde yok saymak, geleneksel tıp yaklaşımlarını ve öğretilerini bir kenara bırakarak çözümü sadece kar odaklı ilaç endüstrisinin geliştirdiği ilaçlarda aramak klasik tıbbın düştüğü en büyük hatalardan biridir.
.
6 yıl süren Klasik tıp eğitiminin yanısıra 5 yıl da uzmanlık eğitimini tamamlayan bir doktor olarak söylemek isterim. Geleneksel ve Tamamlayıcı tıp tedavilerini kullanmak demek modern tıptan uzaklaşmak ve Alternatif Tıp demek değildir. Aksine modern tıbbın tüm teknolojik imkanları ile beraber bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış geleneksel tedaviler beraber kullanılabiliriz. Biz kronik hastalıkların tedavisini yaparken sadece ikisinden birini tercih etmek zorunda değiliz.
Konvansiyonel tıp yaklaşımının sahip olduğu tüm teknolojik imkanlara, yeni geliştirilen ilaçlara rağmen KRONİK hastalıklar her geçen yıl katlanarak çığ gibi artıyor, Hastaneler, aciller, poliklinikler, iyileşmek isteyen hastalar nedeniyle hıncahınç dolu, Ellerinde torba torba ilaç dolu hastalar arzu ettiği iyilik haline kavuşamadığı için mutsuz. Her yıl yenisi yapılan devasa şehir hastaneleri bile ihtiyaca cevap vermiyor. Bir doktor günde 100 hastaya bakmak zorunda kalıyor. Yine de kapıda biriken hastaların sayısı azalmıyor.
.
Biliyorum hastalar hızlı çözüm ve hazır reçeteler istiyor, sorumluluk almak istemiyor, gittiği hekimin kendisine yazacağı 3-5 ilacı 1 hafta içip kısa sürede iyileşmeyi bekliyor.
Ama bilmelisiniz ki; KRONİK hastalıklarda sağlıksız yaşam tarzınız ve alışkanlıklarınız değişmedikçe ilaç içmek zorunda kalacaksınız.
Ülke olarak sağlık politikalarımız acilen değişmeli. Tedavi edici sağlık anlayışı terkedilmeli, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmeli.
Ülke olarak hedefimiz “hastalığı nasıl tedavi ederiz?” değil, “sağlığı nasıl koruruz?” Olmalı. Bu anlayış devlet politikası haline getirilmelidir.
Bütünsel tıp yaklaşımında odak noktamız hastalık değil, sağlıktır. Hastalığın semptomlarını ilaçlar ile baskılamakla değil, ona neden olan koşulların ortadan kaldırılmasına öncelik veriyoruz.
Bu nedenle ilaçlar ile hastaların yakınmalarını geçici olarak rahatlatılmasını değil, kalıcı ve sürdürülebilir yaşam tarzı değişikliklerinin önemli olduğunu vurguluyoruz.
Vücudun kendini tamir mekanizmalarını destekleyen bu yöntemler bağışıklık sistemini güçlendirerek kalıcı bir iyileşme sağlar.
Modern tıbbın imkanlarını ve teknolojisi ile beraber geleneksel kadim bilgileri de değerlendirip, ikisini beraber hastanın iyiliği için sunduğumuzda
“iyileşmesi mümkün değil, ömürboyu ilaç kullanması gerekir” denilen KRONİK hastalıklarda bile yüzgüldürücü sonuçlar alabiliriz.
18 yıllık meslek hayatımın son 7 yılında bütünsel bir sağlık yaklaşımı doğrultusunda hastalarımı değerlendiriyorum ve tedavilerini yapıyorum. Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Kronik hastalıkların altında yatan kök nedenleri düzelttiğinizde çok sayıda ilaç kullanan hastaların bile ilaçlarını azalttığı hatta ilaçsız bir yaşama merhaba dediklerini görüyoruz.
.
Son günlerde hem hastaların hem de doktorların bütüncül tedavi yaklaşımını benimsediklerini görmek sevindirici.
Hem ülkemizde, hem de dünyada bütüncül tedavileri çok daha sık duyacağız.