Gastrit, Reflü ve Ülser:

 

Sadece Mide Sorunu mu, Yoksa Bütünsel Bir Dengesizlik mi?

 

Mide yanması, şişkinlik, ağza acı su gelmesi, karnın üst kısmında baskı hissi, mide bulantısı... Pek çoğumuz bu şikayetleri zaman zaman yaşıyoruz. Ama eğer bu belirtiler kalıcı hale gelmişse, sabah uyanır uyanmaz midenizde bir ağırlık hissediyorsanız ya da yemeklerden sonra şikayetleriniz artıyorsa, bu durum artık sıradan bir hazımsızlık değil, mide mukozasında bir iltihap süreci olabilir.

Gastrit, reflü ve ülser... Her biri birbirine benzer ama farklı nedenlerle ortaya çıkan, mideyi etkileyen rahatsızlıklardır. Klasik yaklaşımda bu sorunlara genellikle mide asidini baskılayan ilaçlar verilir. Ancak bu ilaçlar uzun süreli kullanıldığında mide asidini aşırı azaltarak başka sindirim problemlerine neden olabilir. Ayrıca bu tedavi yaklaşımı, sorunun sadece semptomlarını bastırır ama neden ortaya çıktığını ele almaz.

İşte bu noktada biz kliniğimizde farklı bir yol izliyoruz: Gastrit, reflü ve ülseri sadece mideye ait lokal sorunlar olarak değil, tüm vücut sisteminin bir uyarısı olarak ele alıyoruz.

Peki bu hastalıklar neden oluşur?

Gelin birlikte daha derin bir bakış atalım:

1. Mide Asidinin Azlığı (Hipoasidite)

İlginç ama gerçektir: Reflü şikayetlerinin büyük kısmında mide asidi fazla değil, yetersizdir. Mide asidi az olduğunda, yiyecekler yeterince parçalanamaz, uzun süre midede kalır, fermente olur ve yukarı doğru basınç oluşturur. Bu da yemek borusuna asit kaçışına ve reflüye yol açar.

2. Helikobakter Pilori Enfeksiyonu

Bu bakteri özellikle gastrit ve ülser gelişiminde sıkça suçludur. Midede yerleşerek mukoza tabakasına zarar verir, iltihap başlatır ve asidik ortamda hayatta kalmayı başarır. Bağışıklık sistemini sürekli meşgul eder ve mide duvarını savunmasız bırakır.

3. Mideyi Tahriş Eden Beslenme Tarzı

Aşırı baharatlı, işlenmiş, rafine şeker içeren, çok sıcak ya da çok soğuk yiyecek ve içecekler mide zarını tahriş edebilir. Ayrıca aşırı kafein ve alkol tüketimi, asit üretimini tetikleyebilir.

4. Gıda İntoleransları ve Duyarlılıkları

Bazı kişilerin gluten, laktoz ya da histamin içeren gıdalara karşı hassasiyeti olabilir. Bu durumlar bağırsağı ve mide mukozasını etkileyerek kronik inflamasyona neden olabilir.

5. Bağırsak-Mide Ekseni Bozuklukları

Mide ile bağırsak arasında güçlü bir etkileşim vardır. Özellikle ince bağırsakta aşırı bakteri üremesi (SIBO), gaz üretimini artırarak mide basıncını ve reflü riskini artırabilir. Ayrıca bozulmuş bağırsak florası, bağışıklık sistemini etkileyerek mide dokularında inflamasyona zemin hazırlar.

6. Stres ve Vagus Siniri Üzerinden Etki

Yoğun stres mide asidini artırabilir ya da mide boşalmasını geciktirebilir. Vagus siniri yoluyla mide ile beyin arasında kurulan bağlantı, duygusal stresin doğrudan mideye yansımasına neden olabilir.

7. Yetersiz Çiğneme ve Hızlı Yeme

Yemeği yeterince çiğnemeden yutmak, mideye gereksiz yük bindirir. Hızlı yemek yemek mide asidi ihtiyacını artırır, mideyi yorar ve sindirim kalitesini düşürür.

Kliniğimizde Nasıl Bir Yaklaşım Uyguluyoruz?

1. Kapsamlı Değerlendirme ve Kök Neden Analizi

Öncelikle hastanın tüm hikayesini dinliyoruz. Hangi gıdalarla şikayet artıyor, ne zaman başladı, eşlik eden başka semptomlar var mı?

Gerekirse mide asidi düzeyine yönelik değerlendirme, H. pylori testi, dışkı analizi ve mikrobiyota testi gibi yöntemleri kullanıyoruz.

2. Beslenme Düzenlenmesi (Diyetisyen Eşliğinde)

Anti-inflamatuvar, mide mukozasını destekleyen, sindirimi kolaylaştıran bir beslenme protokolü planlıyoruz.

Gerekiyorsa geçici eliminasyon diyeti uyguluyor, bağırsakların toparlanmasına yardımcı oluyoruz.

3. Fitoterapi ile Mideyi Onarmak

  • Meyan kökü (deglycyrrhizinated formu)

  • Zencefil

  • Karahindiba

  • L-glutamin

  • Aloe vera gibi bitkisel desteklerle mide mukozasını yatıştırıyor ve iyileştiriyoruz.

4. IV Vitamin ve Mineral Desteği

Uzun süredir mide sorunu yaşayan kişilerde demir, B12, magnezyum gibi emilim problemleri sık görülür.

Damar yoluyla verilen takviyelerle vücudun eksiklerini hızla tamamlıyoruz.

5. Stres Yönetimi ve Sinir Sistemi Desteği

Mide, beyinle doğrudan bağlantılıdır. Özellikle vagus siniri üzerinden... Bu yüzden stresli dönemlerde mide şikayetleri artar.

Osteopati, nefes egzersizleri, adaptogen bitkilerle sinir sistemini destekliyor, mideyi rahatlatıyoruz.

Neden Hemen Mide Koruyucu Kullanmak Doğru Değil?

Mide şikayetleri başladığında çoğu kişi doğrudan "mide koruyucu" olarak bilinen ilaçlara yöneliyor. Bu ilaçlar genellikle proton pompa inhibitörleri (PPI) grubundandır ve mide asidini baskılamak için kullanılır. Evet, kısa vadede bu ilaçlar semptomları hafifletebilir. Ancak uzun vadeli ve bilinçsiz kullanım ciddi sorunlara yol açabilir:

  • Mide asidi, sadece sindirim için değil aynı zamanda bakteriyel korunma için gereklidir. Asit baskılandığında, mide enfeksiyonlara daha açık hale gelir.

  • Uzun süreli mide koruyucu kullanımı; B12 vitamini, demir, magnezyum gibi besinlerin emilimini bozabilir.

  • Mide asidinin azalması, bağırsakta bakteri dengesini bozarak SIBO gibi sorunlara zemin hazırlayabilir.

  • Bu ilaçlar, bağımlılık yaratır gibi bir etki gösterir; bırakıldığında şikayetler daha da şiddetli dönebilir.

Bu yüzden biz kliniğimizde mide şikayetlerinde hemen ilaç değil, önce neden ararız.

Asit gerçekten fazla mı, yoksa az mı? Sorun midede mi başlıyor, bağırsakta mı?

Tüm bu sorulara cevap vermeden mide asidini baskılamak, vücudun alarm sistemini susturmak gibidir.

Oysa önemli olan, alarmın neden çaldığını bulmaktır.

Sonuç: Mide Asidi Sadece Suçlu Değil, Bazen de Kurban

Mide sorunları genellikle sadece bir asit fazlalığı gibi değerlendirilir.

Ancak biz kliniğimizde bu tabloya daha geniş bir pencereden bakıyoruz.

Çünkü çoğu zaman problem asidin fazlalığında değil, yerinde, zamanda ve dengeli üretilememesindedir.

Gastrit, reflü ve ülserin tedavisinde amacımız sadece ağrıyı gidermek değil, midenin neden tepki verdiğini anlayarak tüm vücudu dengelemektir.

Eğer mide şikayetleriniz kronik hale geldiyse, her yemekten sonra huzursuz hissediyor, nefesinizde ağırlık, göğsünüzde baskı hissediyorsanız; kliniğimizde bu süreci sadece bastırmakla kalmayıp, kökten dönüştürmek için sizinle birlikte çalışabiliriz.