Yorgunluk, şişkinlik, adet öncesi gerginlik, migren atakları, kilo verememe, göğüslerde hassasiyet, yoğun ve sancılı regl dönemleri… Birçok kadın bu şikayetleri yaşıyor ama çoğu zaman “normal” sanıyor. Hatta bazen bu belirtiler yıllarca “stres”, “genetik” ya da “kadın olmanın cilvesi” olarak yorumlanıyor.
Oysa tüm bu şikayetlerin ardında sıklıkla gözden kaçan hormonel bir dengesizlik yatıyor: Östrojen Dominansı.
Kadın vücudu, östrojen ve progesteron adlı iki temel kadınlık hormonunun dengesine göre çalışır. Her ikisi de önemlidir, ama dengede olduklarında…
Östrojen, kadınsı özellikleri belirlerken; progesteron, sakinleştirici ve dengeleyici bir rol üstlenir. Eğer östrojen, progesterona kıyasla görece fazla kalırsa, bu duruma “östrojen dominansı” denir. Yani aslında östrojen fazla değilmiş gibi görünse de, progesteron yetersizse yine denge bozulur.
Kliniğimizde başvuran pek çok kadın hastada şu şikayetlerle karşılaşıyoruz:
Adet öncesi gerginlik (PMS)
Göğüslerde dolgunluk ve ağrı
Kilo artışı (özellikle bel ve basen bölgesinde)
Yoğun, pıhtılı ya da düzensiz adet kanamaları
Yumurtlama problemleri, kısırlık
Ruh hali dalgalanmaları, sinirlilik, kaygı
Uyku problemleri
Migren atakları
Tiroid yavaşlaması
Selülit ve su tutulumuna eğilim
Fibrokistik meme, miyom, endometriozis gibi jinekolojik tablolar
Eğer bu belirtilerin birden fazlası varsa, östrojen dominansı olasılığı mutlaka değerlendirilmelidir.
Bu dengesizlik, vücudumuzun hassas hormon sisteminin yaşam tarzımız ve çevresel faktörlerle bozulmasından kaynaklanır. Östrojen dominansının temel nedenleri arasında:
Kronik stres: Kortizol yüksekliği, progesteron üretimini baskılar. Bu da östrojenin baskın hale gelmesine neden olur.
Toksin yükü: Plastik kaplar, kozmetikler, temizlik ürünleri, tarım ilaçları gibi çevresel östrojen benzeri maddeler (xenoöstrojenler) hormon sistemini bozar.
Karaciğerin yetersiz çalışması: Fazla östrojen karaciğer tarafından yeterince atılamazsa vücutta birikmeye başlar.
Bağırsak florasının bozulması: Sağlıklı bir bağırsak florası, östrojenin tekrar dolaşıma girmesini engeller. Floradaki bozulmalar östrojen fazlalığını artırabilir.
Aşırı yağ dokusu: Özellikle bel çevresinde biriken yağ, vücutta östrojen üretimini artırır.
Hormonal ilaçlar ve doğum kontrol hapları: Uzun süreli kullanım hormonal dengeyi etkileyebilir.
Yetersiz beslenme, uykusuzluk ve hareketsizlik: Hormon üretimini destekleyen sistemlerin zayıflamasına neden olur.
Bu yüzden biz kliniğimizde östrojen-progesteron dengesine sadece bir “kan tahlili” gözüyle değil, bütüncül bir sistem olarak bakıyoruz.
Hastanın semptomlarını dinliyor, yaşam öyküsünü analiz ediyor, gerekirse hormon testlerini (özellikle luteal fazda) planlıyoruz. Ancak sadece laboratuvar değerlerine değil, bedenin verdiği sinyallere de kulak veriyoruz.
Hormonal denge, karaciğer ve bağırsak sağlığıyla doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden anti-inflamatuvar ve östrojen detoksunu destekleyen bir beslenme planı oluşturuyoruz.
Renkli sebzeler (brokoli, karnabahar, lahana gibi)
Liften zengin gıdalar
Fermente ürünler
Glutensiz ve şekersiz geçici detoks diyetleri
Kafein ve alkol sınırlaması
Doğru yağlarla (omega-3) destekleme
Bu planlar, diyetisyen eşliğinde kişiye özel olarak hazırlanır.
Hormonal dengeyi düzenleyen bitkisel destekleri kullanıyoruz:
Civanperçemi
Vitex (agnus castus)
Ashwagandha
Karahindiba ve deve dikeni (karaciğer desteği)
Kurkumin, rezene, meyan kökü
Biyoeşdeğer hormonlar, vücudun doğal hormonlarına birebir benzeyen, doğal olarak algılanan hormonlardır. Kliniğimizde özellikle biyoeşdeğer progesteron desteğini, adet döngüsünü düzenlemek, uyku kalitesini artırmak, PMS’yi hafifletmek ve östrojenin baskın etkilerini dengelemek amacıyla kullanıyoruz. Bu tür hormon destekleri, detaylı değerlendirme sonrası kişiye özel dozlarda ve düzenli takip edilerek uygulanır.
Ozon tedavisi, hücresel detoksu destekler. IV vitamin ve mineraller (özellikle B6, magnezyum, C vitamini, selenyum, çinko) ile hormonal dengeyi içeriden destekliyoruz.
Stres hormonal dengenin en sinsi düşmanıdır. Osteopati teknikleri ve nefes terapileri ile sinir sistemini rahatlatıp, hormonal dengeye destek oluyoruz.
Kadın bedeni karmaşık ama bir o kadar da bilge bir sistemdir. Biz hormonları bastırmak değil, onların neden dengesiz çalıştıklarını anlayıp, tekrar uyumlu hale getirmeyi amaçlıyoruz. Gerçek şifa sadece test sonuçlarında değil, kadının kendi bedenine yeniden güvenmesiyle başlar.
Eğer hormonal dengenizi bütüncül bir yaklaşımla yeniden kurmak istiyorsanız, Dr. Levent Sepit Kliniği olarak yanınızdayız.